Kore Yarımadası 72 Yıldır Barış Antlaşmasını Arıyor: Kore Savaşı Teknik Olarak Devam Ediyor
Kuzey Kore’nin 25 Haziran 1950’de Güney Kore’yi işgaliyle başlayan ve 27 Temmuz 1953’te ateşkes anlaşmasıyla duran Kore Savaşı, aradan geçen 72 yıla rağmen barış antlaşması imzalanmadığı için teknik olarak devam ediyor. İsrail’in Filistin’e yönelik soykırımı, İran ve Lübnan’a saldırıları, Rusya-Ukrayna Savaşı ve Kamboçya-Tayland gerilimi gibi küresel çatışmaların gölgesinde, Kore Yarımadası’nda barış arayışı sürüyor.
Kore Savaşı’nın Başlangıcı ve Seyri
Kore Savaşı, Kuzey Kore’nin Güney Kore’yi işgal etmesiyle patlak verdi. Çin ve Sovyetler Birliği Kuzey Kore’yi desteklerken, ABD liderliğindeki Birleşmiş Milletler (BM) güçleri Güney Kore’nin yanında yer aldı. Türkiye, BM gücü olarak Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasındaki 1. Türk Tugayı ile savaşa katıldı. Türk Tugayı, 12 Ekim 1950’de Pusan Limanı’na ulaşarak cephede yerini aldı. Güney Kore Savunma Bakanlığı’na göre, 21 bin 212 askerle Türkiye, savaşa katılan 16 ülke arasında en çok personel gönderen dördüncü ülke oldu.
Savaşta toplam 178 bin 569 Güney Kore ve BM askeri, 508 bin 797 Kuzey Kore askeri hayatını kaybetti. ABD, 36 bin 940 kayıpla en çok asker kaybeden ülke olurken, Türkiye 900’ü aşkın şehitle üçüncü sırada yer aldı. Türk Tugayı, özellikle 25-27 Ocak 1951’deki Kumyangjang-ni Muharebesi’nde Çin kuvvetlerine karşı süngü hücumuyla büyük bir zafer kazandı. Bu muharebe, tarihteki son süngü taarruzlarından biri olarak kayıtlara geçti. Türk askerleri, savaş sırasında Busan’daki BM Kore Anıtsal Mezarlığı’nda yatan 462 şehitle anılıyor ve Güney Kore’de “kan kardeşi” olarak görülen Türk halkına minnetle hatırlanıyor. Türk Tugayı’nın savaş sonrası öksüz ve yetim çocuklar için inşa ettiği Ankara Okulu, bu dayanışmanın sembolü oldu.
Barış Antlaşması Arayışı ve Engeller
27 Temmuz 1953’te Panmunjom’da imzalanan ateşkes anlaşması, savaşı fiilen durdurdu ancak barış antlaşması eksikliği nedeniyle Kore Savaşı teknik olarak devam ediyor. Güney ve Kuzey Kore arasında birleşme amacıyla yapılan çok sayıda görüşme, özellikle Kuzey Kore’nin nükleer silah ve füze denemeleri nedeniyle sonuçsuz kaldı. Pyongyang’ın bu denemeleri, iki ülkeyi sık sık karşı karşıya getiriyor ve barış sürecini zorlaştırıyor.Küresel ve bölgesel gerilimler, Kore Yarımadası’ndaki durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Rusya’nın Kuzey Kore ile yakınlaşması, özellikle Vladimir Putin’in Haziran 2025’teki ziyaretinde imzalanan “kapsamlı stratejik ortaklık anlaşması” ve Kim Jong-un’un Rusya’ya Ukrayna Savaşı’nda “tam destek” açıklaması, gerginliği artırıyor. Buna karşılık, Güney Kore’nin Batı’ya yakınlaşması ve yeni Devlet Başkanı Lee Jae-myung’un diplomatik çözüm odaklı mesajları, barış arayışını canlı tutsa da somut bir ilerleme sağlanamadı.
Küresel Çatışmaların Gölgesinde Kore
İsrail’in Filistin’e yönelik soykırımı, İran ve Lübnan’a saldırıları, Rusya-Ukrayna Savaşı ve Kamboçya-Tayland gerilimi gibi çatışmalar, dünya genelinde barış çabalarını gölgeliyor.
Kore Yarımadası, bu küresel gerilimlerden etkilenirken, Rusya ve ABD’nin iki Kore ile farklı askeri işbirlikleri, sıcak çatışma riskini artırıyor. Güney Kore’nin 2025’te NATO ile ortak tatbikatlara katılması ve Kuzey Kore’nin Rusya ile füze teknolojisi paylaşımı iddiaları, bölgedeki hassas dengeleri sarsıyor.
Türk Askerinin Mirası ve Günümüz
Türkiye’nin Kore Savaşı’ndaki rolü, Güney Kore’de hâlâ derin bir saygıyla anılıyor. Busan’daki BM Anıtsal Mezarlığı’nda yatan Türk askerleri ve Ankara Okulu, iki ülke arasındaki tarihi bağların sembolü. X platformunda, Kore Savaşı’nın 72. yılı dolayısıyla yapılan paylaşımlarda, Türk askerinin fedakârlığına vurgu yapan mesajlar dikkat çekiyor.
Ancak, küresel çatışmaların gölgesinde Kore Yarımadası’nda barış antlaşması arayışı, hem bölgesel hem de uluslararası aktörlerin uzlaşmaz tutumları nedeniyle belirsizliğini koruyor.Kore Savaşı’nın teknik olarak devam etmesi, Yarımada’da barışın ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor. Uzmanlar, Kuzey Kore’nin nükleer programını durdurması ve uluslararası toplumun diyalog kanallarını güçlendirmesi gerektiğini vurguluyor. Ancak mevcut küresel konjonktürde, bu hedefe ulaşmak zor görünüyor.
