SİNGapur’un Savaşla Yüzleşen Geçmişi
İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80. yıl dönümü dünya genelinde anılırken, Singapur için 12 Eylül’ün özel bir anlamı var. Bu tarih, yalnızca Japon İmparatorluk Ordusu’nun Müttefiklere resmen teslim olduğu gün değil, aynı zamanda Singapur’un sömürge geçmişindeki en karanlık dönemlerden birinin de sonunu simgeliyor.
Singapur, 1819’da İngiliz Doğu Hindistan Şirketi’nin kurduğu ticaret merkezinin ardından 1824’te resmen İngiliz kolonisi oldu. Asya ile Batı arasında kritik bir deniz geçidinde yer alması nedeniyle kısa sürede hem ekonomik hem de askeri bir üsse dönüştü. Winston Churchill’in burayı “Doğu’nun Cebelitarık’ı” olarak tanımlaması da bu stratejik önemi vurguluyor.

1941'in sonlarında Japonya'nın Malaya'yı hızla ele geçirmesi ve ardından Singapur’a yönelmesi, savaşın seyrini değiştiren gelişmelerden biriydi. 35 bin Japon askerine karşı daha fazla sayıda Müttefik güç bulunmasına rağmen, Japonya'nın hava üstünlüğü ve “Japonların fiziksel ve zihinsel olarak aşağılık olduğu yönündeki yaygın ırkçı önyargılar” teslimiyeti hızlandırdı. Bu durumu, İmparatorluk Savaş Müzesi'nden Stephen Walton, “sadece sekiz günde teslim oldular” sözleriyle özetliyor.
Singapur’un düşüşü, yaklaşık 85 bin İngiliz, Hintli ve Milletler Topluluğu askerinin esir düşmesiyle sonuçlandı. Bunların arasında, Singapur doğumlu çok sayıda etnik Çinli de vardı. Winston Churchill bu olayı, “İngiliz askeri tarihindeki en büyük felaket ve en büyük teslimiyet” olarak tanımladı. Bugün Singapur modern yüzüyle öne çıksa da, şehrin dört bir yanına dağılmış ve genellikle göz ardı edilen savaş alanları bu tarihi hatırlatıyor.
İngiltere İçin Derin Bir Yenilgi
Tarihçi Brian Farrell, The Defence and Fall of Singapore adlı eserinde, bu yenilgiyi İngiltere açısından “üçlü aşağılanma” olarak tanımlıyor:
“Kısa ve görünüşte zayıf bir savunmanın ardından büyük bir orduyu kaybettiler, asla kaybedilmeyeceği söylenen kaleyi teslim ettiler ve en kötüsü, Avrupalı olmayan bir düşman tarafından hezimete uğradılar.”

1942-1945 arasındaki Japon işgali, Singapur halkı için zorluklar ve travmalarla doluydu. Özellikle, Japon ordusunun “Japon karşıtı unsurlar” olarak gördüğü sivillere yönelik uyguladığı Sook Ching katliamı hafızalardaki yerini koruyor. Ağırlıklı olarak Çin’e sempati duyan etnik Çinliler hedef alındı. Japon kaynakları 6 bin kişinin idam edildiğini kabul etse de, bazı tarihçiler bu sayının 25 bine yaklaştığını tahmin ediyor.
Bu düşüş, Britanya İmparatorluğu üzerinde de uzun vadeli etkiler yarattı. Farrell’a göre,
“Singapur’un düşüşü, [Britanya’nın] Hindistan’dan çekilme niyetini güçlendirdi ve Hindistan’daki Raj’ın sona ermesi Britanya İmparatorluğu’nu bitirmese de, kesinlikle sonun başlangıcını işaret etti.”

Bağımsızlığa Giden Yol
Savaşın ardından ada yeniden Britanya’nın kontrolüne geçti. Ancak eski imparatorluk düzeni artık sarsılmıştı. 1959’da özerklik kazanan Singapur, 1965’te bağımsız bir devlet haline geldi. Kurucu Başbakan Lee Kuan Yew, yaşadıklarını şöyle ifade ediyor:
“Eski mekanizmalar ortadan kalktı ve [Britanyalılara] olan itaat ve saygı alışkanlıkları da kayboldu çünkü insanlar onların [Japonlardan] kaçtığını gördü.”
Singapur’daki Savaş Alanları
Bugün, savaş dönemine ait 50’den fazla yerin dahil olduğu Miras Yolu ve çeşitli tarih turları, ziyaretçilere geçmişi keşfetme imkanı sunuyor. Bunlar arasında en dikkat çeken yerlerden biri Fort Canning Parkı’ndaki Battlebox. Burası, 1942’de teslim kararının verildiği İngiliz komuta merkezinin yer altı tünellerinden oluşuyor. Gerçeğe yakın canlandırmalar ve dijital sergiler, savaşın kaybedildiği günleri canlandırıyor.

Bir diğer önemli durak ise Eski Ford Fabrikası. Burası, Japonların teslim kararını aldığı yer olarak biliniyor. İçeride, Sook Ching’den sağ kurtulanların anlatıları ve Japon işgali sırasında halkın yaşadığı zorluklar yer alıyor.
Changi Şapeli ve Müzesi ise Japonların binlerce savaş esiri ve sivili tuttuğu kötü şöhretli Changi Hapishanesi'ne adanmış. Tutsaklar burada, umutlarını yitirmemek için duvarlara dini temalarla süslemeler yapmış. Bu çizimlerin replikaları günümüzde müzede sergileniyor.
Singapur’un savaş geçmişi genellikle göz ardı edilse de, kentli tarihçi Dhevarajan Devadas’ın ifadesiyle, “Hem yerel halk hem de yabancı ziyaretçiler, Singapur gibi ultra modern bir şehrin bir zamanlar savaş alanı ve işgal edilmiş bir bölge olduğunu öğrenince büyüleniyor.”

Kayıpların ve Direnişin Anısı
80. Yıl Anmaları kapsamında Kranji Savaş Mezarlığı’nda uluslararası törenler düzenlenecek. Mezarlıkta 4.400'den fazla Müttefik askeri ve sivilin mezarı bulunurken, kayıpları bulunamayan 24 binden fazla askerin ismi anıt duvarında yer alıyor. 13-14 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilecek program, Britanya'nın teslimiyetinin ardından Singapur’un nasıl dönüştüğünü ve halkın yaşadıklarını anlatan etkinliklere sahne olacak.
Savaş alanı turizmi günümüzde de ilgi görüyor. Battlefield Tours Singapore gibi şirketler, savaş dönemine dair rehberli turlar sunuyor. Şirketin kurucusu Christopher Cher, ziyaretçilerin çoğunun İngiltere ve Avustralya’dan geldiğini ve “ezici çoğunlukla” tarih meraklıları olduğunu belirtiyor. Cher, “Konuklar, çoğu turistin görmediği bir Singapur’u deneyimliyor ve Singapur’un düşüşünün ulusun ruhunu nasıl şekillendirdiği gibi konuları konuşuyoruz.” diyor. Ayrıca, Japon işgalinin ardından şehirde gelişen zorunlu askerlik ve su güvenliği politikalarının bu tarihsel travmalardan kaynaklandığını da ekliyor.
