AstraZeneca Türkiye ve Türk Tıbbi Onkoloji Derneği (TTOD) iş birliğiyle hazırlanan “Türkiye’de Akciğer Kanseri: Güncel Veriler Işığında Politika Önerileri” raporunun detayları, İstanbul’da düzenlenen bir etkinlikle kamuoyuyla paylaşıldı.
Akciğer sağlığını koruma ve geliştirme amacıyla gerçekleştirilen çalışmanın tanıtım toplantısına, Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Simten Malhan, TTOD Başkanı Prof. Dr. Nuri Karadurmuş, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Köksal, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Çelik, sağlık sektörü temsilcileri ve basın mensupları katıldı.
Türkiye’de her yıl yaklaşık 41 bin kişiyi ve ailelerini etkileyen akciğer kanseri, kansere bağlı ölümlerde ilk sırada yer alması ve sağlık sistemine ciddi bir ekonomik yük getirmesi nedeniyle önemli bir halk sağlığı sorunu olarak öne çıkıyor.

Hastaların büyük çoğunluğunun ileri evrede tanı aldığı belirtilirken, uzmanlar erken tanıyı artırmak için etkin önlemlerin hayata geçirilmesini öneriyor.
Rapora göre, küresel ölçekte kanser türleri arasında ekonomik maliyet açısından akciğer kanseri yüzde 15,4 ile ilk sırada yer alırken, bunu yüzde 10,9 ile kolon ve rektum kanseri, yüzde 7,7 ile meme kanseri, yüzde 6,5 ile karaciğer kanseri ve yüzde 6,3 ile lösemi izliyor.
Türkiye’de akciğer kanserinin yıllık ekonomik yükü 129 milyar lira
Prof. Dr. Simten Malhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, raporun akciğer kanserine dair güncel verilerle hastalığın ekonomik yüküne ilişkin önemli bir perspektif sunduğunu belirtti. Raporun multidisipliner bir yaklaşımla hazırlandığını ve tüm paydaşlar için önemli mesajlar içerdiğini vurgulayan Malhan,
“Akciğer kanseri, bireyler ve toplum için manevi ve ekonomi açıdan büyük yük oluşturuyor. Biz sağlık ekonomisinde özellikle hastalığın yükünü sadece bireysel değil, toplumsal olarak da değerlendiriyoruz. Bu çalışmamızda hastalığın yükü kadar ekonomik yükünü de ortaya koymaya çalıştık.”
dedi.

Malhan, çalışmanın sonuçlarının beklenenden daha büyük bir ekonomik yük ortaya koyduğunu ifade ederek, akciğer kanserinin toplam maliyetinin 129 milyar lira olduğunu söyledi. Bu hesaplamanın yalnızca 41 bin hasta üzerinden yapıldığını belirten Malhan, akciğer kanserinin diğer kanser türleri arasında en yüksek maliyet kalemine sahip olduğunu düşündüklerini ekleyerek,
“Direkt maliyetler kısmında akciğer kanserinin Türk sağlık sistemine etkileri milyarlarca lira tutmakta. Bunun içinde poliklinik başvurularından ilaç tedavilerine, radyoterapiden kemoterapiye kadar tüm kalemler var. Dolaylı maliyetlerde ise iş gücü kayıpları ve erken ölümler öne çıkıyor. Bir kişinin erkenden toplumdan kopması sadece ekonomik değil, sosyal açıdan da büyük kayıp. Kişilerin toplumdan kopması, erken emeklilikler, iş gücü kayıplarıyla ilgili hesaplarımızda ise toplam 81 milyarlık dev maliyetle karşılaştık. Sonuçta 129 milyar liralık ekonomik yükten bahsediyoruz ve bu rakam, toplam sağlık harcamalarının içerisinde yüzde 3,5’lik maliyete sahipken, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) harcamalarının ise yüzde 9’una denk geliyor.”
diye konuştu.
Raporun, akciğer kanserinin maliyetini ortaya koymanın yanı sıra gelecek adımlara da yol göstermeyi amaçladığını belirten Malhan, erken tanı ve tarama programlarının önemine dikkat çekti. Türkiye’ye özgü tarama programlarıyla erken tanı konulan hastaların tedavi süreçlerinin daha etkin yönetilebileceğini ve ekonomik yükün azaltılabileceğini ifade eden Malhan,
“Amacımız, kaynaklarımızı etkin kullanmak. Artan nüfusumuz var. Akciğer kanserinin görülme sıklığı ve risk faktörleri çok yüksek. Bu hastalık hiç bitmeyecek. Eğer biz erken tanıda bu hastaları yakalayabilir ve bu raporun sonuçlarını sağlık politikası haline getirebilirsek, o zaman kaynaklarımızı çok daha iyi koruyabileceğiz.”
dedi.

TTOD Başkanı Prof. Dr. Nuri Karadurmuş, Türkiye’de her yıl 41 bin kişiye akciğer kanseri tanısı konduğunu ve Sağlık Bakanlığı ile SGK’nin akıllı ilaçlar ile immünoterapileri hastaların erişimine sunduğunu belirtti. Yeni vakaların yüzde 60’ının 4. evrede tanı aldığını paylaşan Karadurmuş,
“Sağlık politikamızda, bakanlığımızın da desteklediği gibi ne kadar erken tanıya yönelirsek, sigaradan ne kadar uzaklaşırsak, nefes darlığı, yorgunluk, öksürük gibi bulgulara erken dikkat edersek, hem bu hastalıktan korunmak hem de bu ciddi ekonomik maliyeti başka alanlara aktarabilme şansını yakalayacağız.”
diye konuştu. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Köksal, akciğer kanseri hastalarının yüzde 80’e yakınının ileri evre semptomlarla doktora başvurduğunu, bu evrede tedavi maliyetlerinin arttığını ve sağ kalım oranlarının düştüğünü belirtti. Erken tanının sağ kalımı artırmada ve maliyetleri düşürmede kilit rol oynadığını vurgulayan Köksal, dünyada düşük doz bilgisayarlı tomografi ile tarama programlarının sağlık sistemlerine entegre edilmesi için çalışmalar yapıldığını, Türkiye’de de bu tür çalışmalara başlanması gerektiğini ifade etti. Köksal, Türkiye’ye özgü risk gruplarına yönelik tarama programlarının oluşturulması gerektiğini belirterek,
“Bunun için tüm paydaşlarla birlikte tabii ki ülke yönetiminin de desteğiyle bu sistemi kurmamız lazım. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu sayede akciğer kanserinin ülkemize getirdiği mali yük azalacaktır çünkü her yıl yaklaşık 41 bin hastaya tanı koyuyoruz ve bunların yüzde 80’i çok kısa sürede hayatını kaybediyor.”
diye konuştu.
