Gündem Atlas Enerji Rusya'dan Akkuyu şantajı iddası

Rusya'dan Akkuyu şantajı iddası

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Ukrayna ziyaretine devam ederken, Türkiye'nin enerji bağımlılığı ve Rusya ile gerilimleri ile ilgili yeni bir iddia ortaya atıldı. Akkuyu Nükleer Santrali'ndeki gecikmelerin siyasi baskılarla ilişkili olduğu iddia ediliyor. Türkiye, nükleer santral projelerinde dışlama endişesi yaşıyor.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Rusya temasları ve Ukrayna ziyareti, yalnızca savaşın sürdüğü bir ülkeye yönelik destek mesajı olarak değil, aynı zamanda Türkiye’nin enerji ve dış politika denklemlerinde artan gerilimleri yönetme çabası olarak da yorumlanıyor.

29 Mayıs 2025 tarihinde Ukrayna'nın başkenti Kıyiv’e resmi bir ziyaret gerçekleştiren Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, mevkidaşı Andriy Sıbiha ile görüştü. Fidan’ın Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy tarafından kabul edilmesi ve ardından Ukrayna Savunma Bakanı Rüstem Umerov ile görüşmesi, bölgesel güvenlik başta olmak üzere çok boyutlu bir diplomatik trafiğe işaret etti. Ancak söz konusu temasların, Fidan’ın yalnızca birkaç gün önce 26-27 Mayıs tarihlerinde Moskova’da gerçekleştirdiği temasların hemen ardından gelmesi dikkat çekti.

Fidan’ın Moskova temaslarında Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin akıbetinin de gündeme geldiği öne sürülüyor.

İddia: Akkuyu’da gecikme, Sinop pazarlığının sonucu
Gazeteci Fatih Altaylı'nın 29 Mayıs 2025 tarihli köşe yazısında yer alan iddiaya göre, Mersin Akkuyu’da inşası süren nükleer santralin ilk ünitesinin devreye alınması beklenen tarih çoktan geçmiş olmasına rağmen santral hâlâ faaliyete geçmiş değil. Altaylı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı kaynaklarına dayandırdığı yazısında, ilk etapta santralin devreye alınmasının teknik nedenlerle geciktiği düşünülse de, asıl nedenin siyasi ve stratejik baskılar olduğunu öne sürdü.

Altaylı’nın iddiasına göre, Akkuyu projesini yürüten Rusya’nın devlet nükleer enerji şirketi Rosatom, Türkiye'nin Sinop’ta kurmayı planladığı ikinci nükleer santralin de Rusya’ya verilmesini istiyor. Ve bu isteğini bir tür diplomatik baskıya dönüştürmüş durumda. Yazıda, “Eğer Sinop’u da bize vermezseniz, Akkuyu’yu tamamlamayız” şeklinde özetlenebilecek bir mesajla Rusya’nın santralin inşaatını yavaşlattığı, hatta taşeron ödemelerini durdurduğu ileri sürülüyor.

Santralin yüzde 90’ının tamamlandığı halde ilerlemenin durması, binlerce çalışanın işten çıkarılması ve şantiye sahasının neredeyse tamamen boşaltılması bu iddiaları destekleyen gelişmeler arasında gösteriliyor.

Enerji dosyası dışişleri’nin gündeminde
Altaylı, bu gelişmelerin ardından konuyu araştırmak üzere Dışişleri kaynaklarına yöneldiğini ve “bu dosyanın” Dışişleri Bakanı Fidan’ın Rusya ziyaretinde masadaki en önemli başlıklardan biri olduğunu belirtti. Bu iddia, Fidan’ın Kıyiv temaslarının yalnızca Ukrayna-Türkiye ilişkileri özelinde değil, Rusya ile ilişkilerde yaşanan gerilimlerin dengelenmesi açısından da önem taşıdığına işaret ediyor.

Öte yandan Türkiye, Akkuyu dışında Sinop için de nükleer santral projeleri üzerinde çalışıyor. Japonya, Fransa, Kanada ve Almanya gibi ülkelerle yürütülen temaslardan sonuç alınamaması üzerine Güney Kore ve Çin ile görüşmeler sürdürülüyor. Ancak Altaylı’nın yazısında yer alan bilgilere göre, Rusya bu projeden dışlanmak istemiyor ve Akkuyu’daki ilerlemeyi bu nedenle durdurmuş durumda.

Jeopolitik gölge: Enerjide stratejik bağımlılık
Uzmanlar, Akkuyu’daki gecikmenin yalnızca teknik ya da proje bazlı nedenlerle değil, Türkiye’nin Rusya ile giderek daha derinleşen enerji bağımlılığının da bir sonucu olduğu görüşünde. Türkiye hâlihazırda doğalgaz, petrol ve nükleer enerji başlıklarında Rusya ile güçlü bir bağ içinde. Bu durum, olası bir kriz anında Türkiye’nin stratejik manevra alanını daraltabilir.


Akkuyu NGS’de yaşanan teknik bir sorunun da süreci yavaşlattığı biliniyor. Siemens tarafından üretilen santralin ana trafosu, Almanya’nın Rusya’ya yönelik ihracat kısıtlamaları nedeniyle teslim edilmedi. Bu nedenle aynı trafo, Çin’den sipariş edildi. Ancak teknik sorunun çözülmüş olmasına rağmen inşaatın yavaşlaması, siyasi nedenlerin daha baskın olduğu yönündeki değerlendirmeleri güçlendiriyor.


Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın hem Rusya hem de Ukrayna ile aynı hafta içinde temas kurmuş olması, Türkiye’nin giderek daralan dış politika alanında denge arayışının işareti olarak okunuyor. Ancak bu arayışın, enerji üzerinden yapılan baskılarla ne denli sürdürülebileceği, önümüzdeki süreçte netleşecek.

Fatih Altaylı’nın iddiasına göre Rusya’nın Akkuyu üzerinden yürüttüğü “nükleer şantaj” Türkiye’nin yalnızca enerji değil, diplomasi ve egemenlik alanlarında da yeni risklerle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Bu riskler yönetilemediği takdirde, bir nükleer reaktörün gecikmesi yalnızca teknik bir sorun değil, siyasi bağımsızlığın sınandığı bir kırılma noktası hâline gelebilir.

Yorumlar
Aşağıdaki görselde işlemin sonucu kaçtır
Captcha Image
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *