Gündem Atlas Gündem Köklerden Geleceğe: Türk savunma sanayisinin başarı öyküsü paneli

Köklerden Geleceğe: Türk savunma sanayisinin başarı öyküsü paneli

ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, Türk savunma sanayisini ve ASELSAN'ın 50 yıllık gelişimini vurguladı. Türkiye, Çelik Kubbe sistemiyle NATO için önemli bir oyuncu olurken, ROKETSAN, SİHA ve füze teknolojilerindeki liderliğini dile getirdi. Türkiye, kabiliyet ihraç eden bir ülke olma hedefine odaklanıyor.

“Köklerden Ufuklara Türk Savunma Sanayisinin Yükseliş Hikayesi Paneli” Gerçekleştirildi

ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, Türk savunma sanayisinin başarısının, öngörülü devlet politikaları, milli duruş, Türk milletinin desteği ve savunma sanayi şirketlerinin ortak çabalarıyla elde edildiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nda, gazeteci Mete Çubukçu’nun moderatörlüğünde düzenlenen “Köklerden Ufuklara Türk Savunma Sanayisinin Yükseliş Hikayesi Paneli”nde konuşan Akyol, ASELSAN’ın 50. yılını kutladıklarını ve bu süreçte Türkiye sanayisinin 50 yıllık yolculuğunu özetleyen bir tören gerçekleştirdiklerini belirtti. Çelik Kubbe projesi kapsamında bazı sistemleri envantere teslim ettiklerini ifade eden Akyol, 50 yıl önce 4 kişiyle bir apartman dairesinde kurulan ASELSAN’ın bugün haberleşmeden radara, elektro-optikten komuta kontrol sistemlerine, navigasyon sistemlerinden dost-düşman tanıma sistemlerine kadar kritik teknolojileri Türkiye’ye kazandırdığını anlattı. Hava savunma sistemi Çelik Kubbe ile “sistemler sistemi” bir ürünü hayata geçirdiklerini belirten Akyol, 

“Kıbrıs Harbi bizim için dönüm noktası. Dışarıdan aldığımız silahlarla milli menfaatlerimizi korumak adına yapacağımız bir operasyonda nasıl kısıtlamalarla karşılaştığımız, herkes tarafından malumdur. Biz onu Türk milleti olarak ‘kurt kışı geçirirmiş ama ayazı unutmazmış’ diye hafızamıza aldık. O gün bugündür 50 yıldır yine uluslararası işbirliklerine açığız, yine o ittifakların bir parçasıyız. Bu serüven, lisans altında üretimle başladı, sonra özgün alt sistemleri üretmekle devam etti, kendi platformlarımızı üretecek seviyeye geldik. Türkiye, Çelik Kubbe sistemiyle NATO’nun Hava Savunma Sistemleri Mimarisini Belirleme Yarışması’nda 5 ülkeden biri seçildi. Biz de ASELSAN olarak Türkiye’yi temsilen bu firmalardan biri olduk. Dolayısıyla bu bizim bu alandaki yetkinliğimizi kanıtladı. Bugün Türkiye, artık platform üretebilecek ve ihraç edebilecek seviyeye geldi.” 

dedi.

Trendi belirleyen ülke haline geldik

Akyol, ASELSAN’ın şu anda 6 tesise sahip olduğunu ve ilk tesisin Ankara Yenimahalle’de kurulduğunu belirtti. Bu tesisin temelinin, Sakarya’da vatandaşların katkılarıyla toplanan kaynaklarla atıldığını hatırlattı. İlk haberleşme sistemlerinin üretiminde gerekli finansmanın, o dönemin ünlü sanatçılarının konserleriyle sağlandığını ifade eden Akyol, “ASELSAN’ın başlangıcı, milletimizin seferberliğine dayanır. Avrupa’da ve birçok ülkede savunma sanayinin yavaş yavaş terk edildiği, insanların buraya kaynak ayırmayı azalttığı bir dönemde Türkiye ileri görüşlü bir vizyonla bir irade ortaya koymuştur. Firmamıza gelen konuklar bu hikayeyi nasıl başardığımızı soruyor. Öngörülü bir devlet politikası ve arkasında yatan milli duruş, Türk milletinin desteği ve tabi ki bütün şirketlerimizin mühendisleri, hep beraber bu işin bir parçasıyız. Burada kalmayacak, hiçbir şey bitmiş değil. Yapmak, tasarlamak bir iş ama bunları çok sayıda üretmek başka bir iş. Artık bazı alanlarda teknolojiyi bekleyen değil, trendi belirleyen ülke haline geldik. Bazı alanlarda yenilikçi yaklaşımlarımızla kuralları yeniden yazan ülke haline geldik. Dün ‘TEKNOFEST Mavi Vatan’daydık. Milli SİHA gemimiz oradaydı. Milli uçak gemimizin ilk kaynağı yapıldı. Bu kapsamda dünyanın ilk SİHA gemisini yapan ülke olduk. Oradan inip kalkmayı başardık. Şimdi Kızılelma’mız oradan inip kalkacak. Nasıl SİHA’larda dünyada kuralları değiştirdiysek, gemiye inip kalkan SİHA’larla dünyada bir ilki başardıysak, Kızılelma’yla da Türkiye, SİHA liginde de farklı bir lige çıkacak. Kızılelma, sürü yetenekleriyle, düşük görünürlüğüyle, yapacağı operasyon konseptiyle asıl unsur olarak paradigmayı değiştirecek. Onun gemiye inmesi ayrıca bir değer görecek.” dedi.

Türkiye dost ve müttefik ülkelere kabiliyet sunuyor

ROKETSAN Genel Müdürü Murat İkinci, Çelik Kubbe projesinin en kritik unsuru olan füzelerin neredeyse tamamının ROKETSAN tarafından üretildiğini vurguladı. TAYFUN gibi balistik füze çözümlerini de geliştirdiklerini belirten İkinci, Türkiye’nin SİHA akıllı mühimmatlarında dünya lideri olduğunu ifade etti. 

“SİHA’larımız, lazer güdümlü akıllı mühimmatlardan süpersonik ve seyir füzelerine kadar birçok füze ailesini içeren çok ağır taarruz etkilerine sahip füzeleri ateşleyebilen bir silah ve mühimmat çeşitliliğine sahip. Bu çeşitlilikte bir ürün sunabilen dünyada başka bir örnek yok. Silahlı kuvvetlerimiz şu anda bizim kendi tanksavarlarımızla hem terör operasyonlarında hem de cephede başarıyla organize olup savaş kazanacak noktaya ulaştı. Bunun aslında iki unsuru var. Biri teknoloji, diğeri bunların sahada kullanım başarısı.” 

diye konuştu.

İkinci, Türk Silahlı Kuvvetleri ve savunma sanayiinin, kendi geliştirdiği silahlarla zafer kazanan ve çok çeşitli silah sistemlerinde üstünlük sağlayan bir konuma geldiğini vurguladı. Türkiye’nin yalnızca silah satışı odaklı bir savunma sanayii anlayışına sahip olmadığını belirten İkinci,

“Türkiye, bu kabiliyetini dost ve müttefik ülkelere açıyor. Bu hem ortak üretim, hem ortak program geliştirme. Bu, bizimle beraber ortak hareket eden ülkelere, bu silah sistemini kullanma avantajları sunuyor. Ülke, sadece bir silah sistemi almıyor, silahlı kuvvetlerine bir kabiliyet, yeni bir yetenek eklemiş oluyor. Türkiye’nin de bundan sonraki stratejisi, sadece savunma sanayinde ürün ihraç eden, ürün satan bir ülkeden ziyade kabiliyet ihraç eden, beraber ortak hareket edebileceği ülkelerle ortak programlar geliştiren ülke olmak. ROKETSAN da bu stratejinin en önemli paydaşlarından biri. Türk savunma sanayisi, gelecek teknolojilere, hipersonik teknolojilere, uzay teknolojilerine, deniz altı füze sistemlerine, gelişmiş malzemelere, radar sistemlerine kadar birçok alanda ciddi AR-GE çalışması ve yatırım yapmaya devam ediyor. Şu andaki genç mühendislik gücümüzle beraber, dünyada bizden çok daha önce savunma sanayine yatırım yapmış ülkelerin geldiği noktayı çok hızlı geçeceğimizi düşünüyorum.” 

dedi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *