SSB Başkanı Haluk Görgün, Türk Savunma Sanayisinin Yükselişini Anlattı
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı (SSB) Haluk Görgün,
“Bize, ‘Türkiye neyi başardı?’ diye sorulduğunda cevabımız nettir: Türkiye, aklını stratejiye, stratejisini teknolojiye, teknolojisini ise ürüne dönüştürmeyi başardı. Bugün burada gerçekleştireceğimiz bu panel, hem kurumsal hafızamızın hem de gelecek vizyonumuzun bir parçasıdır.”
dedi. Görgün, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nda düzenlenen “Köklerden Ufuklara Türk Savunma Sanayisinin Yükseliş Hikayesi Paneli”nde konuştu. Panelin, Türkiye’nin savunma sanayii yolculuğunun köklü geçmişini ve geleceğe yönelik vizyonunu yansıttığını ifade eden Görgün, etkinliğin, Cumhuriyetin kuruluş ilkeleriyle şekillenen ve milli egemenlik üzerine yükselen bir anlayışın bugünkü temsilcisi olduğunu belirtti. Görgün, Türk savunma sanayisinin yalnızca teknolojik değil, aynı zamanda tarihsel bir ilerleyiş olduğunu vurgulayarak, Kurtuluş Savaşı’ndaki mücadele ruhu ile günümüzün yüksek teknoloji hamleleri arasında güçlü bir bağ olduğunu söyledi.

‘Köklerden Ufuklara’ başlığı, bu bağın kurumsal karşılığıdır. Savunma sanayisi yalnızca askeri bir alan değil, ekonomik büyümenin, diplomatik etkinliğin ve stratejik gücün temel bir bileşeni haline geldi. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında yerli ve milli üretim yetkinliği, stratejik üstünlük, teknoloji temelli caydırıcılık ve küresel ölçekte rekabet edebilme kabiliyeti, savunma sanayisinin ana yapı taşlarını oluşturmaktadır.”
diye konuştu.
Yerlilik Oranı Yüzde 83’e Yükseldi
Görgün, bir ülkenin stratejik bağımsızlığının yalnızca sınır güvenliğiyle değil, teknolojik egemenlikle de yakından ilişkili olduğunu vurguladı. Türk savunma sanayisinin geçmişte ithal sistemlerin kullanıcısı olmaktan çıkıp, özgün sistemler tasarlayan, üreten ve ihraç eden bir güce dönüştüğünü belirtti. Bu dönüşümün teknik bir ilerlemeden çok bir zihniyet devrimi olduğunu ifade eden Görgün, şöyle devam etti:
“Bugün 3 bin 500’den fazla firma ve yaklaşık 100 bin çalışanıyla 1380’in üzerinde savunma sanayisi projesi yürütülüyor. Bu projeler, yerli tasarım, mühendislik ve üretim altyapısıyla hayata geçiriliyor. Cumhurbaşkanlığımızın öncülüğünde başlatılan Milli Teknoloji Hamlesi ile geliştirilen yerli sistemler, sadece Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarını karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda müttefik ülkeler için de tercih edilen çözümler sunuyor. Bu tablo, Türkiye’nin teknoloji tüketen değil, üreten ve yönlendiren bir ülke olduğunu kanıtlıyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde hayata geçirilen kararlı politikalar, nitelikli insan kaynağı ve ekosistem odaklı kalkınma yaklaşımıyla birleştiğinde, bugün örnek gösterilen başarılar ortaya çıktı. Savunma sanayimizde yüzde 83’lük yerlilik oranı, bu vizyonun somut bir göstergesidir. Bu başarı, ileri mühendislikten yapay zekaya, elektronik harp sistemlerinden uzay teknolojilerine kadar geniş bir yelpazede milli çözümler üreterek elde edildi. Bu kabiliyetler, sadece ana entegratör firmalarla sınırlı kalmayıp, KOBİ’lerden üniversitelere, araştırma merkezlerinden teknoparklara uzanan geniş bir ekosistemin ortak çabasıyla şekillendi.”

Türkiye, teknolojisini ürüne dönüştürmeyi başardı
Görgün, uluslararası iş birlikleri ve temaslar sayesinde Türk savunma sanayisi şirketlerinin küresel çapta ihracat yapabilir hale geldiğini belirtti. Geçen yıl 180 farklı ülkeye ürün ihracatı gerçekleştirdiklerini hatırlatan Görgün, rekabetin yalnızca ürün özellikleriyle değil, tedarik zincirinin etkinliği, sahadaki başarıların sürekliliği ve stratejik esneklikle ölçüldüğünü vurguladı. “2024’te savunma ve havacılık sanayisi ihracatı, NATO ve hizmet ihracatları dahil olmak üzere yüzde 29’luk artışla 7,1 milyar dolara ulaşarak yeni rekora imza attı. Bu rakam, 2024 hedefimiz olan 6,5 milyar doların yüzde 11 üzerinde gerçekleşti.” dedi. Ayrıca, savunma ve havacılık sanayisinin temmuz ayı ihracatının 2024’e kıyasla yüzde 128,4 artarak 989,6 milyon dolara, ocak-temmuz dönemi ihracatının ise yaklaşık 4,6 milyar dolara yükseldiğini ifade etti. Görgün, “Bize, ‘Türkiye neyi başardı?’ diye sorulduğunda cevabımız nettir: Türkiye, aklını stratejiye, stratejisini teknolojiye, teknolojisini ise ürüne dönüştürmeyi başardı. Bugün burada gerçekleştireceğimiz bu panel, hem kurumsal hafızamızın hem de gelecek vizyonumuzun bir parçasıdır. Panel boyunca ele alınacak tarihsel perspektif, teknolojik atılım ve iletişim stratejileri, bu anlam üretme sürecinin temel katmanlarını oluşturacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

Savunma sanayisi, Türkiye’nin bağımsızlık manifestosu
Görgün, savunma sanayisinin Türkiye’nin bağımsızlık manifestosu olduğunu vurgulayarak, bu alana yapılan her yatırımın ülkenin geleceğine yazılmış bir stratejik mektup olduğunu ifade etti. Panelin, bu mektubun yeni satırlarını yazma kararlılığının bir göstergesi olduğunu belirten Görgün, sözlerini şöyle tamamladı:
“Panelde yapılacak her tartışma, öneri ve katkı, yalnızca bugünü değil, yarının stratejik üstünlüğünü de şekillendirecek. Biz, bu sürecin tüm paydaşlarını, Türkiye’nin savunma, güvenlik ve teknoloji geleceğinin mimarları olarak görüyoruz. Savunma Sanayii Başkanlığı olarak, uzmanlık geliştiren, teknoloji üreten, dünya trendlerini takip ederek buna göre pozisyon alan firmalarımızın yanında olmaya ve Türk şirketlerinin küresel ölçekte iş yapabilmesine olanak sağlayacak araçları geliştirmeye devam edeceğiz.”
