Münbiç’in Osmanlı Mirası: Asırlık Hamam Savaş ve Depreme Rağmen Ayakta
Suriye’nin Halep iline bağlı Münbiç ilçesinde, Sultan 2. Abdülhamid döneminde inşa edilen tarihi Osmanlı hamamı, savaş ve 2023 depreminin yıkıcı etkilerine rağmen ayakta kalarak kentin kültürel mirasının sembolü olmaya devam ediyor. 1900-1910 yılları arasında yapılan hamam, Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyan yapısı ve tarihteki önemiyle dikkat çekiyor.
Münbiç’in “su ve ipek şehri” olarak anılan geçmişinde, evlerde özel banyoların bulunmadığı dönemde hem kadınların hem erkeklerin kullandığı bu hamam, düğün, nişan ve bayram gibi etkinliklerde halkın bir araya geldiği önemli bir merkezdi. Geleneksel “Berani” (dış) ve “Cevani” (iç) bölümleriyle kerpiç tuğla ve beyaz taşlardan inşa edilen yapı, Osmanlı mimarisinin sade ama etkileyici özelliklerini yansıtıyor.
Halk, Savaşta Bu Mirası Korudu
Yerel tarihçi Muzaffer Ebu Zalam, hamamın Osmanlı döneminden kalan değerli bir miras olduğunu vurgulayarak,
“Münbiç, tarih boyunca alimler ve hekimler yetiştirmiş bir ilim merkezi. Bu hamam da halk tarafından savaş yıllarında korundu ve bugün arkeolojik eserler için güvenli bir alan haline geldi.”
dedi. Ebu Zalam, hamamın ileride Münbiç Müzesi’ne dönüştürülmesi planlandığını belirtti ve “Bir Münbiçli olarak bu eserlerin çalınmadan korunmasından büyük huzur duyuyorum.” diye ekledi.
Eserlerin Çoğu Yağmalandı
Klasik arkeoloji uzmanı Abdülvehhab el-Şeyh, Münbiç’in Asur, Hitit, Arami, Yunan, Roma ve Bizans gibi medeniyetlere ev sahipliği yaptığını hatırlatarak, kentin zengin bir tarihi mirasa sahip olduğunu söyledi. Ancak savaş yıllarında birçok eserin yağmalandığını veya kara borsada satıldığını belirten Şeyh, “2017’de kurulan Eski Eserler Müdürlüğü ile mevcut imkanlarla eserlerin önemli bir kısmını toparladık. Uluslararası kurumlarla iş birliği yaparak bunları kayıt altına aldık.” dedi. Şeyh, “Barış için Miras” sivil toplum kuruluşuyla yürütülen çalışmalar kapsamında, bulunan değerli eserlerin Osmanlı hamamında koruma altına alındığını aktardı.
Hamam, restore edilmeyi beklerken, Münbiç’in Osmanlı ve Suriye-Türkiye ortak tarihinin canlı bir tanığı olarak varlığını sürdürüyor.
