Gündem Atlas Yaşam Gazze'deki Abluka: "Sessiz İşleyen Soykırım Mekanizması" paneli

Gazze'deki Abluka: "Sessiz İşleyen Soykırım Mekanizması" paneli

Gazze'deki abluka ve insani kriz üzerine düzenlenen panelde, açlık ve sağlık yokluğunun "sessiz bir soykırım" olarak değerlendirildiği vurgulandı.

Haberleri

Gazze'de Abluka ve Aç Bırakma: "Sessiz İşleyen Bir Soykırım Mekanizması" Paneli

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK), Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi (AYBÜ) ve Ankara Filistin Dayanışma Platformu işbirliğiyle düzenlenen panelde, Gazze'deki abluka ve aç bırakma politikaları "sessiz işleyen bir soykırım mekanizması" olarak ele alındı. Panel, TİHEK İkinci Başkanı Muhammet Ecevit Carti'nin moderatörlüğünde AYBÜ'de gerçekleştirildi. Konuşmacılar, İsrail'in Filistin'e yönelik sistematik ihlallerini vurgulayarak, soykırımın tarihsel köklerini, devam eden etkilerini ve uluslararası toplumun sorumluluğunu tartıştı. Etkinlikte, Gazze'deki insani krizin yalnızca askeri saldırılarla sınırlı kalmadığı, açlık ve sağlık erişiminin yokluğu gibi unsurların da soykırımın bir parçası olduğu belirtildi.

Filistin Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu Direktörü Ammar Al-Dwaik'in Değerlendirmeleri

Filistin Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu Direktörü Ammar Al-Dwaik, panelde yaptığı konuşmada, Gazze'deki soykırımın kökenlerini ve devam eden boyutlarını detaylandırdı. Al-Dwaik, hak arama kurumlarının genellikle iç meselelere odaklandığını ancak TİHEK'in Filistin konusunda aktif rol oynadığını ifade etti. Komisyonun Gazze'deki iki ofisinin İsrail saldırılarıyla yok edildiğini ve bazı üyelerin yakınlarını kaybetmesine rağmen çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti. Komisyonun binden fazla mağduru dinleyerek hazırladığı raporları Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ile paylaştığını aktardı.

Al-Dwaik, soykırımın bir süreç olduğunu vurgulayarak, 

"Gazze'deki soykırım aslında Ekim 2023'te başlamadı. Ekim ayı sadece en acımasız aşamasını ortaya koydu. Bu süreç onun çok çok öncesinde başlamıştı. Ayrıca 7 Ekim ateşkesiyle de sona ermiş değil soykırım. Ateşkes kelimesi bizi aldatmamalı, yanıltmamalı. Elbette ki kitlesel ölümlerin olmadığı, bombardımanın olmadığı her anı memnuniyetle karşılıyoruz ancak bugün soykırım halen devam ediyor. Ateşkesin başlamasından bu yana 50'den fazla Filistinli öldürüldü."

dedi. Gazze'nin açlık ve tedaviye erişimden mahrum bırakıldığını belirterek, soykırımın inkar aşamasına geçtiğini ve faillerin hesap vermekten kurtulmaya çalıştığını kaydetti. 

"Soykırım bugün devam ediyor ve yeni aşamasına gelmiş durumda. Bu da soykırımın inkarı aşaması. Soykırımın inkarı suretiyle soykırımın failleri hesap vermekten kurtarılmaya çalışılmakta. Soykırımın mağdurlarının iyileşmesinin ve toparlanmasına ve tekrar güvenlik içerisinde bir hayat kurabilmelerine imkan verilmemekte. Aynı zamanda soykırımın yarattığı koşulların mevcudiyetini devam ettirmesi ve kalıcı hale gelmesine hizmet etmekte bu inkar."

 ifadelerini kullandı.

Al-Dwaik, UCM'nin İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı verdiğini hatırlatarak, sorunun sistemin işleyişinde olduğunu söyledi. Birçok ülkenin kamuoyunda insan haklarını savunurken kapalı kapılar ardında İsrail'e destek verdiğini eleştirdi. 

"1945'in trajedileri üzerine bina edilen birçok kurum, kuruluşların bugün başta ABD olmak üzere belli güç odakları tarafından ortadan kaldırılmasına yönelik çabalar söz konusu. Bu da dünyanın yaşadığı trajedilerden, mezalimlerden çıkarması gereken dersi çıkarmadığı, yönelmesi gereken yönün tam tersi yöne ilerlemekte olduğunu göstermekte."

değerlendirmesinde bulundu. Türkiye'ye teşekkür eden Al-Dwaik, Filistinlilerin topraklarını terk etmemesi gerektiğini belirterek, "Biz Filistin halkı olarak bizim yapmamız gereken orayı bırakmamak. Filistin'i terk etmemek bizim görevimizdir." dedi ve İsrail'e karşı boykot, protesto ve izolasyon çağrısında bulundu.

Anadolu Ajansı Genel Müdür Yardımcısı Yusuf Özhan'ın Görüşleri

Anadolu Ajansı Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Özhan, AA'nın Gazze'deki çalışmalarını anlattı. Ekim 2023'ten itibaren en ağır şartlarda görev yaptıklarını belirten Özhan, uluslararası kamuoyunun oluşmasında rol oynadıklarını ifade etti. 

"Geçmişte tahayyül edemeyeceğimiz insanlar, tahayyül edemeyeceğimiz platformlarda Gazze ve Filistin halkının varlığına dönük yürütülen soykırım ve yok etme politikalarına karşı İsrail'e doğrudan ve açıktan eleştiri oklarını çıkardılar."

 şeklinde konuştu.

Özhan, İsrail'in tarihine silinmez bir leke bıraktığını vurgulayarak, 

"İsrail devleti, İsrail ordusu, İsrail siyasetçileri bir daha tarihlerinden silemeyecekleri büyüklükteki bir lekeyi kendi ülkelerinin, vatandaşlarının, çocuklarının bakiyesine yazmış bulunmakta." 

ifadelerini kullandı. AA'nın iki serbest habercisinin saldırılarda hayatını kaybettiğini hatırlattı. İsrail'in kadın ve çocukları ayırmadan saldırdığını belirterek, 

"Sayın Cumhurbaşkanı'mızın konuşmalarında da ifade ettiği gibi, 'Çocukları öldürerek, en iyi yaptıkları şeyi yapacaklarını bilerek' harekete geçtik."

 dedi.

AA'nın "Kanıt" kitabında soykırım suçlarını belgelediğini ve kitabın Uluslararası Adalet Divanı'nda kullanıldığını aktaran Özhan, "İsrail'in gerçekleştirdiği soykırım artık nesiller boyu insanlığın belleğinden silemeyecek noktaya geldi." diye konuştu. Ateşkes döneminde açlıktan ölümlerin devam ettiğini ve AA'nın fotoğraflarının Time dergisi kapağına taşındığını belirtti.

Türk Kızılay Yönetim Kurulu Üyesi Şükrü Can'ın Açıklamaları

Türk Kızılay Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreter Yardımcısı Şükrü Can, Gazze'deki insani krizi ele aldı. İnsanların silahın yanı sıra açlıkla teslim alındığını vurgulayarak, temel ihtiyaçların yok etme aracına dönüştürüldüğünü söyledi. Çocukların yetersiz beslenme riski altında olduğunu, temiz su ve sağlık erişiminin kısıtlandığını belirtti. Bu durumun hastalıkları artırdığını ve uzun vadeli etkileri olacağını ifade etti: 

“Bu insani kriz yalnızca bugünle sınırlı kalmayacak. Yetersiz beslenme ve sağlık hizmetlerine erişim eksiklikleri Gazze halkının yaşamını olumsuz etkilemekte, eğitim ve ekonomik kalkınmayı engellemekte ve bölgenin uzun varlığında geleceğini tertip etmektedir. Tüm bu insani kriz sistemli abluka, kuşatma ve askeri politikaların doğrudan sonucudur.”

Can, insani yardım görevlilerine yönelik saldırıları kınayarak, 

"7 Ekim 2023'ten bugüne 565 insani yardım görevlisi yaşamını yitirmiştir. Gıda, su ve ilacı ulaştırmak için, tüm kuralların müsaade ettiği durumda bir gönüllünün şehit olduğu bir dönemden geçiyoruz. Bu insanlık tarihinde görülmemiş bir durum."

 dedi. Türk Kızılay'ın günlük 30 bin kişiye yemek dağıttığını aktardı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *