Sanatın Belleği: “Akademi Zamanı” Sergisi İstanbul’da Açıldı
Türkiye’nin ilk güzel sanatlar okulu olan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinin (MSGSÜ) kurumsal geçmişine ışık tutan “Akademi Zamanı” başlıklı sergi, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde sanatseverlerin beğenisine sunuldu.
Geçen yıl aynı müzede açılan ve 1882-1948 dönemini kapsayan “Temsil ve Hafıza” sergisinin devamı niteliğindeki bu yeni bölüm, üniversitenin 1948-1982 yılları arasındaki gelişim sürecine odaklanıyor. Sergi, hem MSGSÜ’nün kurumsal dönüşümünü hem de Türkiye’de sanat eğitiminin evrimini belgelemeyi amaçlıyor.
Sanat eğitiminin dönüşümüne tanıklık
MSGSÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Adem Erdem Erbaş, açılışta yaptığı konuşmada, serginin yalnızca belirli bir dönemi değil, aynı zamanda Türkiye’nin kültürel dönüşüm sürecini görünür kıldığını ifade etti. Erbaş, bu sergiyle birlikte sanatçı kimliğinin gelişimi ve akademik üretimin toplumsal etkisinin de belgelenmiş olduğunu vurguladı.
Müze koleksiyonundaki eserler ilk kez gün yüzüne çıktı
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Müdürü Doç. Dr. İlona Baytar, serginin akademinin belleğini ortaya çıkardığını belirterek, uzun yıllar müze depolarında saklanan eserlerin de böylece izleyiciyle buluşma imkânı bulduğunu söyledi.
Canlı ve karmaşık bir dönemin portresi
Sergi küratörlerinden sanatçı ve akademisyen Emre Zeytinoğlu, 1948-1982 döneminde akademide yaşanan toplumsal ve kültürel hareketliliğin sergide çok boyutlu olarak yansıtıldığını dile getirdi. Aynı zamanda söz konusu dönemin, Türkiye sanat ortamındaki fikirsel çatışmalar ve uzlaşmalar açısından da zengin bir dönem olduğuna dikkat çekti.
Serginin küratöryel ekibinde Zeytinoğlu’nun yanı sıra MSGSÜ Dr. Öğretim Üyesi Osman Erden ve Can Aytekin yer alırken, tasarımını Savaş Çekiç üstlendi. Sergi, ayrıca 1980’lerde yaşanan yangın felaketinden sonra üniversitenin kimliğini yeniden inşa ettiği süreci de belgeleyici bir dille ele alıyor.
Modernleşme çabaları, eğitim politikaları, idari yapılar ve sanatsal yönelimlerin bir arada değerlendirildiği sergi, MSGSÜ’nün 143 yıllık hikâyesinin önemli bir bölümünü sanat ve tarih ekseninde izleyiciye aktarıyor.
