Gündem Atlas Yaşam Roma'da Osmanlı'dan Cumhuriyet'e İtalyan mimarların izleri keşfedildi

Roma'da Osmanlı'dan Cumhuriyet'e İtalyan mimarların izleri keşfedildi

Roma'da düzenlenen konferansta, Türk-İtalyan mimarlık ilişkisi ve İtalyan mimarların Osmanlı'dan Cumhuriyet'e kadar olan katkıları ele alındı. Konferans, mimarların eserleri üzerinden kültürel diyalog ve modernleşme sürecini vurguladı. Türk mutfağı ikramları ile etkinlik sona erdi.

Roma’da Tarihî Köprü: Levanten ve İtalyan Mimarların Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Uzanan Mirası Anlatıldı

İtalya’nın başkenti Roma’da, Yunus Emre Enstitüsü (YEE) Roma Türk Kültür Merkezi’nin düzenlediği 

“Levanten ve İtalyan Mimarların Türkiye’deki Faaliyetleri”

başlıklı konferans, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet’in ilk yıllarına uzanan dönemde İtalyan mimarların Türkiye’deki izlerini gün yüzüne çıkardı. Floransa Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ezio Godoli’nin sunduğu konferans, İstanbul’dan Bursa’ya, Ankara’dan Adana’ya uzanan 50’den fazla eseri ele aldı. Pertevniyal Valide Sultan Camisi’nden İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi’ne, termal otellerden spor tesislerine kadar birçok yapı, İtalyan mimarların Osmanlı ve Cumhuriyet mimarisine katkısını gözler önüne serdi. Etkinlik, Türk-İtalyan kültür köprüsünü mimarlık üzerinden güçlendirdi; konferans sonrası Türk mutfağı ikramları damaklarda iz bıraktı.

Konferansın Odağı: 19. Yüzyıldan Cumhuriyet’e İtalyan Mimarların Türkiye Serüveni

YEE Roma Türk Kültür Merkezi’nin mimarlık konferans serisinin ilki, İtalyan mimarların Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan dönemde Türkiye’de bıraktığı kalıcı izleri mercek altına aldı. Sunumu gerçekleştiren Floransa Üniversitesi Mimarlık Tarihi Bölümü’nden Prof. Dr. Ezio Godoli, 19. yüzyılın ikinci yarısından 1930’lara kadar Levanten ve İtalyan mimarların İstanbul, Bursa, Ankara, Adana, Manisa ve Kütahya gibi şehirlerdeki projelerini detaylıca inceledi. Godoli, bu mimarların hem Osmanlı sarayına hem de Cumhuriyet’in modernleşme projelerine nasıl katkı sunduğunu, dönemin siyasi, ekonomik ve kültürel dinamikleriyle harmanlayarak anlattı.

Konferans, İtalyan mimarların Türkiye’deki faaliyetlerini dört ana döneme ayırarak ele aldı:

  1. Osmanlı’nın son dönemi (1870-1908) – Saray projeleri ve altyapı
  2. II. Abdülhamid dönemi (1876-1909) – Deprem sonrası yeniden inşa
  3. Genç Türkler ve Balkan Savaşları sonrası (1909-1923) – Modernleşme hamleleri
  4. Cumhuriyet’in ilk yılları (1923-1938) – Ulus-devlet mimarisi

Godoli, bu dönemlerde İtalyan mimarların hem eklektik hem de art nouveau ve erken modernizm akımlarını Türkiye’ye taşıdığını vurguladı.

Yıldız Mimarlar ve İkonik Eserler

Prof. Dr. Godoli, sunumunda şu mimar ve eserlere özel yer ayırdı:

  • Pietro Morandi – İstanbul’daki Pertevniyal Valide Sultan Camisi (1871). Neo-Gotik ve Neo-Rönesans unsurlarıyla dikkat çeken cami, Levanten mimarinin en görkemli örneklerinden.
  • Raimondo D’Aronco – 1894 İstanbul Depremi sonrası Sultan II. Abdülhamid’in görevlendirdiği mimar. Şişli’deki Etfal Hastanesi, Şişli Camii ve Yıldız Sarayı’ndaki yapılar onun imzasını taşıyor. Art Nouveau’nun Türkiye’deki öncüsü olarak anılıyor.
  • Giulio Mongeri – Cumhuriyet döneminde İş Bankası Genel Müdürlüğü binası (bugün Türkiye İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi, Ankara). Ayrıca Bursa’daki termal oteller ve İstanbul’daki banka binaları Mongeri’nin eseri.
  • Paolo Vietti Violi – Spor mimarisinin öncüsü. İstanbul İnönü Stadyumu (1920’ler), Ankara 19 Mayıs Stadyumu, Adana 5 Ocak Stadyumu, Manisa ve Kütahya stadyumları onun tasarımı. Violi, Türkiye’de modern spor tesislerinin temelini attı.

Godoli, bu mimarların sadece bina değil, kentsel doku ve kamusal alan tasarımıyla da Türkiye’nin modernleşme sürecine katkı sunduğunu belirtti. Özellikle D’Aronco’nun 1900’lerde İstanbul’da art nouveau akımını başlatması, Mongeri’nin Cumhuriyet’in “ulusal mimari” arayışına İtalyan zarafeti katması dikkat çekti.

 

İtalyan Mimarinin Türkiye’deki Etkisi: Eklektizmden Modernizme

Godoli, İtalyan mimarların Osmanlı’da eklektik üslup (Neo-Klasik, Neo-Gotik, Neo-Rönesans) ile başladığını, II. Abdülhamid döneminde art nouveauya, Cumhuriyet’te ise erken modernizm ve rasyonalizme evrildiğini vurguladı. Bu dönüşüm, Türkiye’nin Batı’yla entegrasyon sürecini yansıttı. Örneğin:

  • Osmanlı’da: Saray ve kamu binalarında İtalyan Neoklasik etkisi baskın.
  • II. Abdülhamid’de: Deprem sonrası yeniden inşa projeleriyle fonksiyonel mimari ve art nouveau ön planda.
  • Cumhuriyet’te: Ulusal kimlik arayışı ile İtalyan rasyonalizmi birleşti; İş Bankası binası bunun simgesi.

Godoli, “İtalyan mimarlar, Türkiye’de sadece taş ve beton bırakmadı; kültürel diyalog ve modernleşme vizyonu da bıraktı” diyerek, bu mirasın korunmasının iki ülke için ortak sorumluluk olduğunu ifade etti.

Türk Mutfağıyla Kapanış: Kültür Köprüsü Tamamlandı

Konferans sonrası katılımcılara Türk mutfağına özgü tatlar ikram edildi. Baklava, dolma, yaprak sarma, kısır ve Türk çayı sunumu, mimari sunumun kültürel boyutunu tamamladı. Katılımcılar, hem görsel hem damak zevkiyle dolu bir akşam geçirdi. YEE Roma Direktörü Doç. Dr. Sevim Aktaş, 

“Mimarlık serimiz, Türk-İtalyan dostluğunu somut eserler üzerinden anlatıyor. Önümüzdeki aylarda Osmanlı’da İtalyan heykeltıraşlar ve Cumhuriyet’te İtalyan şehir plancıları üzerine konferanslar devam edecek” 

dedi.

Gelecek Etkinlikler ve Katılım

YEE Roma, mimarlık serisini 2026 boyunca sürdürecek. Kasım 2025’te “Osmanlı’da İtalyan Heykeltıraşlar”, Aralık 2025’te “Cumhuriyet’te İtalyan Şehir Plancıları” konulu konferanslar planlandı. Etkinlikler, Roma Sapienza Üniversitesi ve Floransa Üniversitesi ile işbirliği içinde gerçekleştiriliyor. Katılım ücretsiz; kayıt için YEE Roma’nın web sitesi duyuruldu.

Bu konferans, Türkiye’nin mimari mirasını İtalya’ya taşıyan önemli bir kültürel diplomasi adımı olarak kayıtlara geçti. İtalyan mimarların eserleri, hâlâ İstanbul’un, Ankara’nın, Bursa’nın siluetinde yaşıyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *