Küresel Ticaret ve Sanayideki Dönüşüm
Ticaret Bakan Yardımcısı Mustafa Tuzcu, Kocaeli Sanayi Odası’nın (KSO) eylül ayı meclis toplantısında yaptığı konuşmada, küresel ticaretin hızla dönüştüğü bir dönemden geçildiğini belirtti. 1940’larda kurulan ve 1995’te Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ile sağlamlaştırılan uluslararası ticaret modelinin ciddi şekilde sorgulandığını ifade eden Tuzcu, Çin’in dünya ihracatındaki payının 2001’de yüzde 3’ten bugün yüzde 16-17’ye yükseldiğini vurguladı. Asya ülkelerinin dünya ekonomisindeki payının yüzde 40’a yaklaştığını ve bu ülkelerin artık teknoloji ve sanayi alanında lider konumda olduğunu belirtti. Tuzcu, Türkiye’nin 2002-2024 arasında 280 milyar dolar yabancı yatırım çektiğini, ancak son yıllarda bu rakamın yıllık 7-8 milyar dolara düştüğünü, gelişmiş ülkelerin bile yatırımları kendi içinde tutmaya çalıştığını söyledi:
“2002-2024 yılları arasında 280 milyar dolarlık toplam çekmiş olduğumuz yabancı yatırım var fakat son yıllarda bu ortalama 7-8 milyar dolarlara düştü.”
Savunma Sanayisi ve Katma Değerli İhracat
Tuzcu, Türkiye’nin imalat sanayisinin önemli bir gelişim gösterdiğini, ancak sanayi büyüme hızının genel ekonomik büyümeye kıyasla düşük kaldığını ifade etti. Deprem, pandemi ve jeostratejik gelişmelerin bu durumu etkilediğini belirten Tuzcu, savunma sanayisinin katma değerli ihracatta öne çıktığını vurguladı:
“Savunma sanayi bizim katma değerli ihracatımıza hem katkı koydu hem de ilişkili sektörleri geliştirdi.”
Son 3-4 yılda savunma sanayinde kaydedilen ilerlemenin, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile farklılaştığı bir alan olduğunu ve bu sektörün diğer sanayi kollarını da güçlendirdiğini belirtti.
Otomotiv Sektöründe Rekabet ve Çin Faktörü
Otomotiv sektörünün küresel düzeyde büyük bir dönüşüm içinde olduğunu kaydeden Tuzcu, Türkiye’nin 1,5 milyon araç üretimiyle karşılaştırıldığında, Çin’in 35 milyon araç ürettiğini ve sadece bir Çin markasının 5,5 milyon araç üretimine ulaştığını ifade etti: “Artık küresel düzeyde otomotiv oyunculuğumuz, eskiden bu rekabette payı olmayan Asya ülkeleri tarafında sınanacak. Özellikle Avrupa pazarlarında ciddi rekabet savaşına gireceğiz, iç pazar dışında.” Tuzcu, Türkiye’nin bu yıl 270 milyar dolarlık ihracatı geçeceğini öngörerek, jeopolitik zorluklara rağmen ihracatın fena gitmediğini, ancak katma değerli ihracatı artırmak için daha fazla çaba gerektiğini belirtti: “Bunun içerisinde çok sebep var. Biz deprem geçirdik, pandemi, etrafımızdaki jeostratejik gelişmeler, savaşlar... Hepsinin ortasında bir ülkeyiz. Buna rağmen ihracat potansiyelimiz ve ihracatımız fena gitmedi.”
Çin Ürünleriyle Mücadele ve Ticaret Politikaları
Tuzcu, Çin’in dünya ticaretindeki artan payının ve düşük fiyatlı ürünlerinin küresel bir sorun oluşturduğunu vurguladı: “Özellikle düşük fiyatlı Çin ürünleriyle mücadele sorunu küresel bir sorun. Burada kurallar çerçevesinde önlem almaya çalışıyoruz.” Türkiye’nin geçen yıl Çin’den 45 milyar dolarlık ithalat yaptığını, bu yıl ise bu rakamın 50 milyar dolara ulaşabileceğini belirtti. Antidamping vergileri, gözetim fiyatları ve TAREKS sistemiyle ürün güvenliği denetimlerinin artırıldığını ifade eden Tuzcu, buna rağmen Çin’in Türkiye’den sağladığı cari fazlanın dünya genelindeki payının yüzde 17’sini oluşturduğunu söyledi: “Geçen sene ithalatımız yaklaşık 45 milyar dolar, bu sene bu rakamlarla gidersek 50 milyar dolara geleceğiz Çin’den ithalatta.” Türkiye’nin 80 milyar dolarlık dış ticaret açığının yüzde 45’inin Çin’den kaynaklandığını da ekledi.
Serbest Ticaret Anlaşmaları ve Kural Bazlı Sistem
Tuzcu, serbest ticaret anlaşmalarının 2000’li yıllarda popüler olduğunu, ancak günümüzde ülkelerin kendi pazarlarını koruma eğiliminde olduğunu belirtti. Türkiye’nin 24 serbest ticaret ve 23 tercihli ticaret anlaşması olduğunu aktaran Tuzcu, son anlaşmalarda bazı sektörlerin korunmaya alındığını söyledi: “Son ticaret anlaşmalarımızda belli sanayi sektörlerini dışarıda bırakmaya gayret ediyoruz. Örneğin Ukrayna’yla yaptığımız anlaşmada demir-çelik sektörü taviz vermediğimiz bir sektör. Japonya’yla anlaşmamız şu anda demir-çelik ve otomotivde taviz vermediğimiz için ilerlemiyor, şu anda tıkanmış durumda.” DTÖ’nün kural bazlı sistemine sahip çıkmaya devam ettiklerini vurgulayan Tuzcu, bu sistemin ihracat yapan ülkeler için önemli olduğunu belirtti: “Sistemin olmadığı bir yerde bizim gibi ihracat yapan bir ülkeye karşı diğer ülkelerin uygulayacağı vergilerle çok başka yerlere gidebilir.”
