Tahran'dan dramatik çağrı: İsrail’le iş birliği yapanlar teslim olsun
İran'da 'İslami af' vurgusuyla dikkat çeken güvenlik çağrısı
İran'da Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi, İsrail'le bağlantılı oldukları şüphesiyle ülke içinde faaliyet gösteren kişi ve gruplara yönelik olağandışı bir çağrıda bulundu. Konsey, bu kişilerin “kendilerini gönüllü şekilde teslim etmeleri” için 22 Haziran Pazar gününe kadar süre tanındığını duyurdu. Tahran yönetimi, teslim olanlara yönelik “İslami af” vaadiyle dikkat çekerken, açıklama ülke içinde olası bir iç temizlik sürecinin habercisi olarak yorumlanıyor.
Savaşın gölgesinde gelen teslim çağrısı
Açıklamada dikkat çeken vurgu, “savaş döneminde düşmanla iş birliği” suçu üzerinde yoğunlaştı. İran makamları, Tel Aviv yönetiminin, ülkedeki bazı bireyleri “aldatarak” ya da “farkında olmadan” kendi hedeflerine yönlendirdiğini savunuyor. Konseyin ifadesine göre, “savaşın başlamasıyla İsrail rejiminin tuzağına düşen” kişilerin, niyetlerinden bağımsız olarak kendilerini yetkili makamlara bildirmeleri bekleniyor.
Bu açıklama, son haftalarda İsrail’e karşı yürütülen misilleme operasyonlarının eşlik ettiği daha büyük bir iç güvenlik stratejisinin parçası olarak görülüyor. Tahran, bu süreçte sadece dışarıya karşı değil, içeride de kontrolü sıkılaştırma yoluna gidiyor.
Silah ve dronla teslim olanlara 'yeni bir şans'
Konseyin açıklamasında dikkat çeken bir diğer unsur ise teslim olacak kişilere yönelik sağlanan koşullar. Özellikle, yanlarında “mini insansız hava araçları, ekipmanlar ve silahlarıyla” güvenlik güçlerine başvuranların, “İslami af” kapsamına alınarak toplum içine yeniden kazandırılabileceği belirtildi.
Bu çağrı, İran güvenlik aygıtının ülkedeki istihbarat faaliyetlerine karşı ne kadar kapsamlı bir hazırlık içinde olduğunu da gözler önüne seriyor. Özellikle son dönemde İsrail'in bölgedeki derinlemesine istihbarat operasyonlarının ifşa edilmesiyle birlikte, İran yönetimi hem halkı hem de kurumları bu tür sızmalara karşı uyarmayı sürdürüyor.
Önceki casusluk vakaları hafızalarda taze
İran’da daha önce de benzer suçlamalarla birçok kişi tutuklanmıştı. Erak, Tahran ve Hürremabad gibi stratejik öneme sahip kentlerde, Mossad’a bilgi sızdırdıkları iddiasıyla gözaltına alınan kişilerin üzerinde mini dronlar, ileri seviye takip cihazları ve veri aktarım sistemleri bulunmuştu. Bu gelişmeler, İran istihbaratının içerideki sızıntılara karşı daha sert önlemler alma eğiliminde olduğunu göstermişti.
teslim çağrısı mı, kontrol operasyonu mu?
Uluslararası gözlemciler, bu türden teslim çağrılarının iki yönlü bir anlam taşıdığı görüşünde. Bir yandan gerçekten hatalı ya da kandırılmış kişilere bir çıkış yolu sunulurken, öte yandan bu çağrı aynı zamanda ülke içindeki şüphelileri ortaya çıkarmaya ve daha geniş çaplı operasyonlara zemin hazırlamaya da hizmet edebilir.
Ayrıca bu tür açıklamaların zamanlaması, dış politika ile de yakından ilişkili. İran’ın İsrail’le yaşadığı gerilim sadece askeri ya da stratejik düzeyde değil, aynı zamanda ideolojik ve psikolojik cephede de yoğunlaşıyor. Tahran yönetimi, bu çağrı aracılığıyla İsrail’in İran içindeki etkisinin kırıldığını kamuoyuna göstermek istiyor olabilir.
Sonuç: Tahran içerideki savaşını derinleştiriyor
İran’ın Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi’nin son açıklaması, ülkede sadece dış tehditlerle değil, iç tehditlerle de yoğun bir mücadele verildiğinin göstergesi. Teslim olanlara “İslami af” gibi bir toplumsal yeniden kazanım politikası sunulması ise bu sürecin yalnızca güvenlik temelli değil, aynı zamanda toplumsal uyum hedefli olduğunu düşündürüyor.
Ancak bu çağrının yaratacağı etki ve gerçekten ne kadar kişinin bu fırsattan yararlanacağı, önümüzdeki günlerde İran iç siyasetinin gidişatını da belirleyebilir. Özellikle teslim olan kişilere nasıl davranılacağı ve bu sürecin şeffaflığı, Tahran'ın güvenlik politikalarına yönelik uluslararası algıyı da şekillendirecek.